19 Ağustos 2010 Perşembe

Bir umuttur Anfield'a yolculuk...

Avrupa Ligi önelemesinde Liverpool çektiğimizde içime bir umut doğdu. Çıkabilecek en zor rakip Liverpool bu kupada. Geçtiğimiz yıllarda Toulouse, Villarreal, Dinamo Kiev, Osasuna, Athletic Bilboa ve hatta Anarthosis çıktı da noldu ?! Yine elendik, ama bu sene Trabzonspor geçtiğimiz yıllardan farklı. Şimdi rakip Liverpool ama Trabzonspor turu geçtiği taktirde bu yıllarca unutulmayacak bir zafer olacaktır. Bunun bir ihtimal bile olması için de Liverpool veya Juventus çekip onlara meydan okumak gerek. Bugün Anfield'dan en ufak bir korkum yok. Yenilsek de mücadeleyi bir an bırakmayacağımızı düşünüyorum. "Bugün bir Türk takımı Liverpool'u yenecek güce sahipse; bu da Trabzonspor'dur dedi." Galatasaraylı bir dostum. Aynen katılıyorum bu söze. Temsilcilerimize Avrupa'da başarılar dilerim...

4 Ağustos 2010 Çarşamba

Fenerbahçe 0 - 1 Young Boys

Fenerbahçe'nin Young Boys'a elenmesinden sonra bazı şeyleri oturup düşünmek gerek artık. Geçen sezon hem Türkiye Kupası hem de lig şampiyonluğunda son ana kadar yer alan takımın hocasını gönderen yönetim, önelemenin önelemesinde galibiyet almadan elenen hocayı da kovsun o zaman! Bugün değil ama yarın onu da gönderecekler bu sonuçtan sonra. Aykut Kocaman ligde açık ara önde gitmesi lazım ki görevini sürdürebilsin. Ama kendisinin teknik direktörlük kariyerini şuraya biri yazsın da neymiş bu adamda bu kadar güvendikleri biz de bir bilelim.

* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *

İki maçta da gördük ki Young Boys, Fenerbahçe'den takım olarak daha iyi. Daha oturmuş görünümde, daha organize rakip kaleye giden, enerjisini daha iyi kullanan ve son olarak iki maçta da rakipleri gibi 10 kişi kalmayan yine onlar. Bizim şahane basınımıza hayranım. Fener'in gözü bu maçlarda dediler Ajax ve Zenit'in öneleme maçlarına hitaben. Hatta maçı veren yayıncı kuruluş üste Ajax maçının da skorunu da yazmıştı. İkisinden biri elendiği taktirde Fenerbahçe bir sonraki turda seribaşı olarak girecekmiş kuraya. İyi güzel de dereyi görmeden paçayı sıvamanın böylesini görmedim ben. Benzer bir olay 2002 yılında Fenerbahçe-Feyenord öneleme maçında vardı. Hollanda'daki maçı 2-0 kaybeden temsilcimiz konusunda basın yine turdan emin. Hatta şöyle bir yazı geçtiğini dün gibi hatırlıyorum. Fenerbahçe Kadıköy'de 2-0 öne geçerse, uzatmaları kendi sahasında oynamanın avantajıyla turu geçer denildi. Sonuç yine 2-0 Feyenord. Yani geldiğimiz nokta budur, en azından Fenerbahçe adına.

11 Haziran 2010 Cuma

Güney Afrika 1 - 1 Meksika



Her Afrikalı için bir hayaldir dünya kupasına ev sahipliği yapmak. Amerika 94 Dünya Kupası' nda bir Afrikalı teknik direktörün "Umarım bir gün bu şölene ev sahipliği yapma imkanımız olur." dediğini hatırlıyorum. Bu hayalleri gerçek oldu ve bugün açılış maçında Meksika ile karşı karşıya geldi ev sahibi. Turnuvanın açılış golü 55'de
Tshabalala'dan geldi. Ev sahibi takım oyunu çok hızlı bir şekilde rakip sahaya yığıp, gol pozisyonlarına girmeyi bildi. Ancak defansta da bir o kadar düzensiz ve ağırlar. 79. dakikada Barcelonalı Rafael Marquez'in beraberliği getiren golünde de bu açıkça görüldü. Savunması kötü olan takım başarılı olamaz böyle büyük turnuvalarda. Ama ev sahibi olmanın getirdiği avantajlar var. Dileğimiz o dur ki 2002'deki gibi önce İspanya, sonra İtalya'yı hakem kayırmalarıyla eleyen ev sahibi Güney Kore'nin sağladığı avantaj gibi olmasın bu ev sahipliği avantajı.

2010 Güney Afrika Dünya Kupası'nın ilk gol vuruşu

73. dakikada oyuna giren Meksikalı Hernandez'in babası Meksika 86'da, onun da babası 1954' deki dünya kupasında forma giymiş.


6 Haziran 2010 Pazar

Afrika Yolları Taşlı


Dünya kupasına günler kaldı ve Türkiye'nin orada olmaması aklıma geldikçe içim içimi yiyor. Koreli, Suudi Arabistanlı, Dubaili, Brezilyalı, Japon, hatta Venezuellalı her kim sorduysa 'Türkiye katılmıyor mu turnuvaya ? "diye, her defasında bir kez daha ah çektim. Oysa 2002 Dünya Kupası'ndan sonra dememiş miydik ki artık her turnuvaya katılır bizim takımımız ! Neyse olan oldu, yine önümüzdeki maçlara bakalım diyip geçiştirelim konuyu.

11 Haziran Cuma günü ev sahibi Afrika, Meksika ile turnuvanın açılış maçında büyük heyecana start verecek ve bizler de ekran başında 1 ay boyunca futbolla besleneceğiz. Böyle büyük kupalar öncesi kehanetlerde bulunmak, sürpriz takımları ve şampiyonu tahmin etmek kaçınılmaz bir eğlence. Şu kehanet tahminlerini 4 başlık altında bir toplayalım.

1- Hiçbir dünya kupasında bu kadar iddialı sayıda Avrupa takımı yoktu. İspanya, İngıltere, Almanya, e son şampiyon İtalya her ne kadar umut vermese de; İtalya İtalya'dır. Turnuvanın da güney yarımkürede oynanması dolayısıyla yağmurlu maçların bol olacağı bir turnuva olacağını düşününce; şampiyon Avrupa'dan çıkar demek geliyor içimden. Favorim ise Almanya.

2- Fransa'nın o A grubundan çıkamayacağını düşünüyorum. Zidane gitti gideli takım zevk vermiyor, bırakalım sıkıcı futbollarını, kazanmakta bile zorlanıyorlar. Her maçlarını izlemek eziyet gibi.

3- Turnuvanın sürpriz yapacak takımı da ev sahibi kıtadan çıkar. Benim adayım Drogba olduğu takdirde Fildişi Sahilleri. (Drogba eğer ki Japonya maçında yediği uçan tekmeden sonra ayağa kalkıp, sahaya çıkabilirse. Aksi takdirde ev sahibi Güney Afrika derim.)

4- Bir de gol krallığını eklersek tam olacak. Rooney sakatlanmazsa ve İngiltere sürprize kurban gitmezse; bu tac Rooney'e yakışır. Messi'nin olduğu bir turnuvada kendisini listeye yazmazsak olmaz; ancak Arjantin konusunda pek emin değilim. Yeryüzünün gelmiş geçmiş (hatta gelecek) en iyi futbolcusu olsa da, direktörlük bazında Diego Maradona'dan emin değilim, fazla duygusal kararlar veriyor, sonucu göreceğiz.

11 Mart 2010 Perşembe

İngiliz Kini


İngiliz'e yamuk yapmayacaksın arkadaş bu alemde. Birkaç yıl öncesine gidersek Beşiktaş İstanbul'da yenmışti 2-1, rövanşta ise tarihi skorla 8-0 Liverpool'un hezimeti vardı. Manchester Roma'yı 7-1 yenmişti ki bu da unutulmazdır. Yine Manu Fener'i 6-2 yenmişti. İngilizler'in bu intikam denen yemeği soğutmadan yemelerinin örnekleri çoğaltılabilir. Bu hafta da Şampiyonlar Ligi 2. tur rövanş maçları vardı. İlk maçta yılın hakem hatasıyla Arsenal'i 2-1 yenen Porto, salı akşamı Londra ekibine 5-0 ile boyun eğdi. Hadi Beşiktaş ve Porto ilk maçlarda İngiliz rakiplerini yenmeyi başardı da, Milan'ın suçu ne? İşte orada bu İngiliz Kini teorim biraz yalpalıyor, çünkü MaNu'yu kızdıracak hiçbir şey yapmadı Milan ! Efendi efendi ilk maçta kaybetti evinde 3-2. Ama Rooney başta olmak üzere Kırmızı Şeytanlar dün bir dakika nefes aldırmadı ihtiyarlara. Milan'da büyük reform şart oldu artık kadroda. 2005'de İstanbul finalindeki iskeleti hala duruyor, 5 sene önce yaşlı dediğimiz kadro bugün hala duruyor. Çizmeye belki yeter bu kadro ama Avrupa'yı kaldırmıyor.

9 Mart 2010 Salı

TSL 24. Haftaya Bakış


Geçtiğimiz haftaya Diyarbakır'da yaşanan futbol dışı olaylar vursa da, biz futbol konuşmaya devam edelim. Ligin iyi futbol oynayan takımlarından İBB, Fenerbahçe'den sonra Sivasspor'u da yenmeyi başardı, puanını 37 yaptı. Abdullah Avcı amaçlarının ligi geçen seneye oranla bir üst sırada bitirmek olduğunu söylemişti, bu da en az ligi 8. bitirmek demek ve bu şekilde giderlerse amaçlarına ulaşacakları kanısındayım. Yarın erteleme maçında Beşiktaş ile oynayacaklar ve bu eksik maçlarına rağmen 9. ile aralarında 5 puan fark var. Bu sezon sadece 2 maçta sürpriz mağlubiyet aldılar, Trabzonspor ve Bursaspor'dan 2 maçta 12 gol yiyerek, ancak seyircileri olmadığından da onlar adına hayal kırıklığına uğrayan kesim yok ama kimsesiz bir takım olarak da ortaya koydukları performans çok iyi. Sezonun ilk yarısında bir dönem liderlik koltuğunda oturan Kayserispor'da gözle görülen bir düşüş var. Bu yarı aldıkları tek galibiyet Gaziantep deplasmanında, bu hafta da Kasımpaşa karşısında son dakikada 1 puanı aldılar. Makakula 17 gole ulaştı ve kalan maçlarda oynamasa bile gol krallığı yoluna taş koymak çok çok zor görünüyor. Bu haftaki maçta son dakikada kazandıkları serbest vuruş sonrasında gelen golle çılgına dönen Yılmaz Vural'a hak vermemek yanlış olur, ama genç oyuncu Abdullah'ın mükemmel dokunuşu haftanın en iyi gollerinden biri oldu.


Cumartesi akşamı uzun süredir 3 puan alamayan 2 takım karşılaştı. Trabzonspor her zamanki gibi baskılı başladı ve golü bulamayıp, kurulu savunmasında bir duvar pasına engel olamayınca 1-0 geriye düştü. Geçen hafta da gol atan Burak Yılmaz cevap vermekte gecikmedi, dayanıklılığı ve şansının da yardımıyla skoru 1-1 yaptı. Ardından 89. dakikaya kadar gol gelmedi, Trabzonspor seyircisi yine mi 1 puan alacağız diye düşünürken 90 dakika oynayan ve sürekli çaba sarfeden Serkan Balcı'dan 60 metrelik topla depar geldi ve sonrasında Gabric'le gelen gol skoru 2-1 yaptı.(Golde pozisyonun içindeki Umut ofsayttı, hakem göremedi.) Serkan'ın mevkisi ortasaha, sağ bek yokluğunda orada görev alırken hem etkisiz oluyordu hem de arkasını çok boş bırakarak takımının gol yemesine davetiye çıkarıyordu. Ara dönemde Ömer'in gelmesiyle Serkan açıkta oynamaya başladı ve gösterdiği performans da ortada. 2. golle dağılan savunma maçı bıraktı, son dakikada Selçuk'un ortasına jeneriklik kafa vuruşu yapan Umut ligde de 10. golünü attı. Şenol Güneş'in gelmesiyle gözle görülür bir iyileşme var takımda. Kazanmayı tam olarak öğrenemese de kaybetmemeyi bilen bir Trabzonspor var, ancak kalan maçları zor, o yüzden ilk 5 büyük bir başarı olacaktır Türkiye Kupası finaliyle birlikte.


Pazar günü gündüz maçlarında aralarında pek güç farkı bulunmayan takımların mücadelesinde gol sesi çıkmadı. Aynı günün akşamı güzel bir futbol izleme umuduyla ekran başına geçtim. Ama yine farklı bir şey izlemedim. Fenerbahçe 1 ayı aşkın süredir kazanamıyordu, daha da kötüsü taraftarın yüzünü güldüren futbol da oynamıyordu takım. Antalya maçı da farklı olmadı, gol dışında bir tek Emre'nin geliştirdiği atakta kaleci Ömer'de kalan top var. Gol yediği dakikaya kadar defansa hata yapmayan Antalya sol taraftan kazandığı duran topta takım olarak ileri çıktı, ama bu duran topu kısa olarak kullandılar ve kaybedilen topta tek pasla çok iyi çıkan Fenerbahçe golü buldu ve maç öyle bitti. Takımda oynayan tek kişi Emre, o da inanılmaz agresif oynuyor. Emre'nin yaptıklarını normalde başka biri yapsa kart görüyor ama ona kart çıkmıyor, nedenini bir türlü anlamadım. Baroni, Bilica, Deniz, Selçuk da 3 büyüklerin hiçbirinde oynayacak kapasitede değiller.


Galatasaray geçen sezon 2 maçta da kaybettiği Eskişehirspor'a dün yine yenildi. Maçın hakeminin maçı katlettiği kanaatindeyim. Elle oynamak serbest gibiydi maçta adeta, Eskişehir'in ilk golünde de Koray topu önüne alırken elinin avantajıyla alıyor, belki farketmeden çarpıyor eline ama büyük avantaj sağlıyor, pozisyon kesin elle oynama. Goldeki asist de Mehmet Topal'dan! Dün hayatının en kötü maçını oynadı herhalde. Soyunma odasına 1-0 geride giden Galatasaray ikinci yarı başında yine Koray'a engel olamayınca güzel bir golle 2-0 geriye düştü, defans ve ön libero ne iş yapar yine anlamak güç bu golde. Galatasaray'da da anlamsız bir gerginlik vardı, kart sınırındaki Arda gördüğü sarı kartla haftaya cezalı durumda, belki de bilerek görmüştür o kartı çünkü bundan sonraki 2 maç Trabzonspor ve Fenerbahçe ile. Dos Santos'un girmesiyle biraz daha canlandı oyun ve Meksikalı bir pozisyonda sağ kanattan içeri girerken(!) yerde kaldı. Maç içerisinde verdiği kararların tutarsızlığını kafasında yaşayan Bülent Yıldırım bariz dışarıda gerçekleşen bu müdahaleye penaltı dedi ve Eleno müthiş vuruşla skoru 2-1' e taşıdı. Maç eksiği ve fikstür avantajı bulunan Bursaspor yarın Kasımpaşa'yı yenerse dev bir adım atacak ve liderliğe oturacak. (Diyarbakır maçından 3 puan aldığını sayarsak)

Neydin, ne oldun be Ayhan !

6 Mart 2010 Cumartesi

Hakkımızı yemeye kimse kalkmasın !

Bu görüntü maç öncesinden...


Günler öncesinden yüksek tansiyonlu maç olarak lanse edilen karşılaşmada beklentiler boşa çıkmadı (!) ve maç 18. dakikada iyice artan olaylardan sonra hakem kararıyla 'tatil' edildi. Ev sahibi takımın başkanının açıklamarı ise mahallede top oynayan çocukların kendi aralarındaki maç tartışmaları gibiydi. Klüp başkanı Çetin Sümer, Fenerbahçe-Galatasaray maçında bunlar olunca tatil olmadığını söyledi ve ekledi, "Karar yanlı bir karardır, kimse Diyarbakırspor'un hakkını yemeye kalkmasın." Diyarbakır Baro başkanı da aynı şeylerin Bursa'daki maçta olduğunu ve maçın tatil olmadığını savundu ve hakemin amacının maç yönetmemek olduğunu belirtti. (Amacı maç yönetmemek olan hakem !) Her duran topta tribünlerden atılanları herkes gördü ve bu adamların açıklarımını anlamak imkansız. Maçın ne olacağıyla ilgili kararı federasyon verecek. Beklentim hükmen mağlubiyet, saha kapatma, seyircisiz oynama, para cezası yönündedir.

Bu da maç anından bir kare

4 Mart 2010 Perşembe

Londra'da Bir Türk


Almanya doğumlu olan Gökhan Töre Leverkusen'de top koşturuyordu. Kendisini 2 yıl boyunca izleyen Chelsea, bu oyuncuyu 3.5 yıllığına kadrosuna kattı. 17 yaş altı Türk Milli takımında da kendini gösteren Gökhan, henüz 17 yaşında ve geleceği için çok büyük bir adım attı. Geçenlerde bir röportajını izledim. Kendisine Londra'ya, Chelsea'ye alışıp alışmadığı ve çoğunlukla kimlerle zaman geçirdiği soruldu. Gökhan da yavaş yavaş alıştığını ve takımdan da Joe Cole ve özellikle Micheal Essien ile antreman dışında çokça zaman geçirdiğini, öğlen yemeklerini genelde Ganalı yıldızla yediğini söyledi. Ligtv'de pazartesi günleri 'Avrupa'dan Futbol' programına katılan Bülent Timurlenk de (namıdeğer Aceto Balsemico) şu şekilde ekledi. "Bizim takımlarımızda mesela Fenerbahçe'de genç takımdaki oyunculardan bir çoğu Alex'i göremeden bile takımdan ayrılıyorlar." Yani durumumuz budur. Gökhan'ı da Almanya'ya kaptırmadığımız iyi olmuş.

Afrika Provası


Yaza hazırlık kapsamında takımlar önemli provalar yaptılar bu hafta. Fransa-İspanya, Almanya-Arjantin maçları kaçmayacak türdendi. Dünya kupasında muhtemelen çeyrek ya da yarı finalde gelir böyle maçlar. Arjantin, Almanlar'ı Real Madrid'in formda golcüsü Higuain'in tek golüyle 1-0 yendi. Hollanda da ABD'yi 2-1 yenmiş ! İngiltere 1-0 geriye düştüğü maçta Mısır'ı Crouch ile 3-1 yenmeyi başardı. Önceki gece Brezilya, İrlanda' yı 2-0 yendi, takımın başındaki Dunga da Ronaldinho'yu yazın takımda düşünmediğini daha şimdiden açıkladı. Aralarında bir husus olduğu aşikar, Brezilya' da Kaka dışında Ronaldinho'ya tercih ederim diyebileceğiniz kaç oyuncu vardır, kaldı ki özellikle son dönemde Milan'da harikalar yaratan ve adrese teslim kilit asistleriyle ön plana çıkan Ronaldinho'dan. Dunga zihniyetiyle devam eden Brezilya'yı merakla takipteyim. Şu anda dünyanın tartışmasız en iyi takımı İspanya ise, 42 yıldır yenemediği Fransa' yı 2-0 ile geçti. Thierry Henry'e de değinelim biraz. Barcelona'da oynamayı haketmediğini söyleyen Henry dünkü maçta belki bu durumu biraz değiştirebilirim diye çabaladı ancak atmaya çalıştığı birkaç depar gösterdi ki yıllar çok çabuk geçiyor ve hiçbir şey eskisi gibi olmayacak ! İspanya'nın dünya kupalarındaki en büyük başarısı ise 4.'lükmüş, yazın bunun üstüne çıkabilirler mi ? Çok iyi takım, iyi futbol oynuyorlar, dünya yıldızları orada toplanmış; ama turnuva takımı olmak ayrı bir özellik. Amerika 94'de İsveç ve Bulgaristan'ın, Fransa 98'de Hırvatistan'ın, Kore-Japonya 2002'de Güney Kore ve Türkiye' nin bu derece başarılı olabileceğini kim tahmin ederdi ? Hatta Almanya' daki 2006 Dünya Kupası' nda gruptan güç bela çıkabilen ama turnuvada gün geçtikçe iyi oynayan takımı Fransa' nın kupaya bir penaltı kadar yakın olacağını... İspanya da son Avrupa Kupasını beraberlik almadan müzesine götürdü, kağıt üstünde de rakiplerinden kat kat iyiydi; ancak yazın turnuvayı mutlu sonla bitirecek takımı kestirmek o kadar kolay olmayacak. Her turnuvanın favorisi İtalya, Brezilya, Almanya göz ardı edilemez, bunlara İngiltere'yi de çekinmeden eklerim.

Türkiye 2 - Honduras 0


Afrika' da yapılacak olan dünya kupasına katılma başarısını gösteremeyen Milliler, İnönü' de Honduras' ı kontrollü bir oyunla çok da zorlanmadan 2-0 geçtiler. Bayern' de 11' de olmadığından maç eksiği göze çarpan Hamit' in attığı gol görülmeye değerdi. Bugün buraya ne yazarsam yazayım, yazın Afrika' da olamayacağımız aklıma gelince tek bir kelime yazmak istemiyor insan, gereksiz geliyor bir şeyler yazmak. Türkiye' de kimsenin haritadaki yerini hatta büyük çoğunluğun hangi kıtada buluduğunu bilmediği bir ülke, yazın o kupaya gidiyor ama biz yokuz. 2010' u kaçırdık, bari 2 yıl sonraki Avrupa Şampiyonası' na iyi hazırlansak. Geçtiğimiz günlerde Gus Hiddink ile anlaşma sağlandı, ancak kendisi Ağustos ayında göreve başlayacak, o zamana kadar A Milli Takımın başında Oğuz Çetin olacak. Euro 2012 grup eleme maçları da Eylül' de başlayacak. 2 ayda neyi değiştirecek Hiddink bilinmez, ama daha önce çalıştırdığı Güney Kore ve Rusya da bu durumdan şikayetçiydi; çünkü Hollandalı teknik adam iş hayatının büyük bir bölümünü Amsterdam' daki ofisinde geçiriyor. Yabancı teknik adamlardan gelebilecek en iyi isimlerden biri Hiddink' di, ancak geliş zamanı çok geç, şimdi de bir Fildişi' ne gitmek olayı çıktı.
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
Geçtiğimiz dönemde Fatih Terim, Milli takımların hepsinden sorumlu tek kişiydi. Şimdi ise daha farklı bir teknik kadro yapılanmasına gidildi. Gus Hiddink sadece A Milli Takımdan sorumlu. Esas kendisine büyük sorumluluk düşen kişi ise Ersun Yanal. Federasyondan yapılan açıklamayı aynen aktarıyorum.
"A Milli Takım'ın dışında kalan tüm milli takımlar, Futbol Geliştirme Merkezi, bölge antrenörleri ile yurtdışı bölümü TFF Futbol Genel Direktörlüğü'ne bağlandı. Futbol Genel Direktörü olarak Ersun Yanal'ın görev alacağı yeniden yapılanmada Yanal, 4 yıl boyunca, Ümit ve Genç Milli Takımların sorumluluğunu ve A Milli Takımla koordinasyonunu gerçekleştirecek. Ersun Yanal, bu sorumluluğunun yanı sıra, görevi süresince TFF Futbol Geliştirme Merkezi bünyesinde hizmet veren "HiF (Herkes için Futbol), Eğitim Müdürlüğü, Elit Futbol Gelişimi ile futbolun diğer alt markalarından ve bölge antrenörlerinden oluşan yapının sevk ve idaresini de üstlendi."

5 Şubat 2010 Cuma

TV' de Futbol


5 Şubat Cuma
20:00 Beşiktaş-Gençlerbirliği / Lig TV
21:30 Werder Bremen-Hertha Berlin / TRT 3

6 Şubat Cumartesi
14:45 Liverpool-Everton / Spormax
17:00 Manchester United-Portsmouth / Spormax
16:30 Wolfsburg-Bayern Münih / TRT 3
19:00 Kayserispor-Galatasaray / Lig TV
21:00 Barcelona-Getafe / NTV
21:45 Livorno-Juventus / NTV Spor
22:00 Rennes-Bordeaux / Kanal A
23:00 Real Madrid-Espanyol / NTV

7 Şubat Pazar

13:00 UEFA Euro 2012 Kura Çekimi / TRT 3
15:00 Trabzonspor-Manisaspor / Lig TV
16:00 İnter-Cagliari / NTV Spor
18:00 Chelsea-Arsenal / Spormax
18:30 Dortmund-E.Frankfurt / TRT 3
19:00 Fenerbahçe-Diyarbakırspor / Lig TV
20:00 Toulouse-Lyon / Kanal A
21:45 Fiorentina-Roma / NTV Spor
22:00 Santander-Atletico Madrid / NTV
22:00 Marsilya-Valenciennes / Kanal A

25 Ocak 2010 Pazartesi

Futbol Pazarı



Dışarıda hava karlı ve soğuk, yapılacak en iyi iş oturup evde futbol maçlarını izlemekti akşama kadar ve şanslıyız ki tam bir futbol günüydü. Avni Aker' den San Siro' ya kadar... Önce Trabzonspor-Sivasspor maçıyla başlayalım. Şenol Güneş' in gelmesiyle takımda bariz bir yükseliş var. Maçın ilk yarım saatlik bölümündeki Trabzonspor' u anlatmaya kelimeler yetmez, kaleci Akın tek başına direndi. Çok yetenekli olmasa da Umut Bulut' un oyunu takımı ateşlemeye yetiyor, attığı son goldeki hırsı ve çevikliği de cabası. Bu sezonki 6. golüne ulaştı, Trabzonspor' da geçirdiği 3 sezonda 15-15-14 gol sayılarını tutturmayı başarmıştı, bu azimle bu yıl da bu rakamlara rahat ulaşır gibi. Bu arada Alanzinho büyülemeye devam ediyor. Kayserispor da kendi sahasında 1 puanı sezonun adamı Makakula ile son dakikada kurtardı, Ali Turan' ın olmaması fazlasıyla etkilemiş oyunu belli ki.

* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *

Arada bir Stoke City - Arsenal maçına bakma imkanım oldu. Tuncay' ın sayılmayan da olsa 1 golü var. Milli oyuncumuzun çok daha iyi yerlerde olması gerekirken hala Stoke City' de oynaması üzücü, kaldı ki ilerde basan ve süratliliğiyle ön plana çıkan Tuncay' ın yaşı da ilerliyor yavaş yavaş. Genç Arsenal' i 1-1 giden maçta 3-1 geçmeyi başardılar ve kupadan elediler.
İstanbul' da etkili olan soğuk hava ve kar yağışı, cumartesi günü oynanması gereken Kasımpaşa-Bursaspor ve Beşiktaş-İBB maçlarının ertelenmesine sebep olmuştu. Dünkü Galatasaray-Gaziantep maçı da ertelenir mi diye beklerken, maçın oynanmasına karar verdi hakemler ve kar temizleme çalışmaları maç başlayana kadar sürdü. Yeni transfer Neill 11 başladı ilk maçında ve Servet' le oldukça uyum içindeydi. Cimbom adına çok sıkıntılı giden bir maçta, Arda' nın kullanacağı duran topta oyuncu değişikliğine giden Gaziantepspor burada adam paylaşımında sorun yaşayınca, neticesinde arka direkte boş kalan Mustafa Sarp topu ağlara gönderdi yakın mesafeden ve 10 kişi kalan rakibi karşısında oldukça zorlanan Cimbom geceyi mutlu sonla bitirdi. Maçın ilk yarısında hakeme ettiği laf sonucu direkt kırmızı kart gören Ahmet Arı, takımı ateşe attı adeta. Ali Sami Yen' de Galatasaray' a karşı 10 kişi bu kadar uzun süre dayanmak zor olandı zaten. Afrika Kupasın' da da Keita' nın attığı inanılmaz gol Eurosport spikerinin dediği gibi turnuvanın şüphesiz en iyi golü, ancak Fildişi elenmekten kurtulamadı rakibine. Keita beklenenden 10 gün erken gelecek Türkiye' ye. Bu arada Dos Santos transferi de gerçekleşmek üzereymiş, Üstünel bu işi bitirmeden gelmez.

* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *

Ardından Real Madrid ve Milano derbisini dönüşümlü takip etme fırsatı vardı. Ronaldo 96 milyon Euro' nun hakkını vermeye devam ediyor, attığı 2. gol görülmeye değerdi, 2 golle gecenin yıldızıyken kırmızı kartla oyun dışında kaldı. La Liga' da düğüm El Classico' da çözülür ancak. Çizmede İnter-Milan haftanın maçında karşı karşıya geldi. İlk yarıdaki maçta Inter deplasmanda 4-0 mağlup etmişti ezeli rakibini. Dün de yine hızlı başladılar maça. Geçen sene gol krallığını son haftalarda Ibrahimovic' e kaptıran Diego Milito, bu yıl aynı hızla devam ediyor gollerine. Eto'o ' nun yokluğunda yeni transfer Goran Pandev ile de müthiş ikili oldular. Kamerunlu Afrika Kupası' ndan gelince Mourinho' nun forvet tercihi nasıl olacak merak ediyorum. Maçın ilk yarısında Lucio' nun yerde kalmasını aldatmaya yönelik hareket olarak değerlendiren hakem, gerilimin artmasına neden oldu ki kişisel görüşüm arkadan yapılan bariz faul olduğudur. İtirazlar sonucu hakemi alkışlayan Wesley Schneijder direkt kırmızı kartla oyun dışında kaldı. Sadece alkışladıysa hakemin kararı yanlış ama söylediği sözleri bilmediğimiz için bir yorum yapmak yanlış. 10 kişi Inter' e gol atmayı bile başaramayan Milan, Pandev-Milito akınlarına savunmasıyla müdahale edemiyordu. Golü de bir türlü bulamayıp, Pandev' in müthiş frikiğiyle iyice geriye düşünce; Jose klübede iyiden iyiye coştu ve tribünleri ayağa kaldırırkenki coşkusu görülmeye değerdi. Maçın sonlarında Lucio' nun eliyle gelen penaltıda dünyanın en formda kalecisi Julio Cesar topu inanılmaz çıkardı ve vatandaşı Ronaldinho' ya gol sevincini yaşatmadı. Puan farkı 9' a çıktı 1 maçı eksik Milan' la, iyice geriye düşen Juventus da önceki gün Roma' ya uzatmalarda boyun eğince, İtalya' da lig yarışı 'şampiyon belli ikinci kim ?' olayına döndü. Mourinho' nun maç sonunda yaptığı 6 işareti de, bu sene Milan' ı toplamda 6-0 hüsrana uğrattıklarını işaret ediyor, lakin maç sonunda " Milan' ı 7 kişi de yeneriz." demiş, pek de haksız değil Jose. Berlusconi maskesiyle sevinen bu adam da Marco Materazzi.

23 Ocak 2010 Cumartesi

TV' de Futbol


23 Ocak Cumartesi
14.45 Preston – Chelsea (NTVSPOR)
16.30 Werder Bremen – Bayern Munich (TRT 3)
17.00 Everton – Birmingham (NTVSPOR)
17.00 Man. United – Hull City (SPORMAX)
19.00 Beşiktaş – İstanbul Belediye (LİG TV)
19.15 Tottenham – Leeds Unites (NTVSPOR)
19.30 B. Dortmund – Hamburg (TRT 3)
21.00 Valladolid – Barcelona (NTV)
21.45 Juventus – Roma (NTVSPOR)

24 Ocak Pazar
15.00 Trabzonspor – Sivasspor (LİG TV)
15.30 Stoke City – Arsenal (NTVSPOR)
16.30 Wolfsburg – Köln (TRT 3)
17.00 Angola – Gana (EUROSPORT)
18.30 Hoffenheim – Bayer Leverkusen (TRT 3)
19.00 Galatasaray – Gaziantepspor (LİG TV)
20:30 Fildişi Sahilleri – Cezayir (EUROSPORT)
21.45 Inter – Milan (NTV Spoer)
22.00 Real Madrid – Malaga (NTV)

21 Ocak 2010 Perşembe

Jo Cepte


Galatasaray Jo ile anlaştı. Sürpriz transferlere imza atmasıyla bilinen Galatasaray Futbol Şube Sorumlusu Haldun Üstünel yine işi bitirdi. Jo, Everton' da klübünden izin almadan ülkesine gittiği için kadro dışı kalmıştı. Baros' un sakatlığı ve Nonda' nın formsuzluğunda, Galatasaray fırsatı iyi değerlendirdi ve Brezilyalı golcüyle sezon sonuna kadar kiralık olarak anlaştı. Galatasaray bu transferden memnun kalırsa sezon sonunda bonservis opsiyonuna da sahip. Jo' nun dışında yine İngiltere Premier Liginden bir golcü ile daha görüşüyorlarmış, o da olumlu sonuçlanırsa Shabani Nonda' ya yol görünür.

20 Ocak 2010 Çarşamba

Tevez' in İntikamı


Carling Kupası ilk maçında Manchester City, United' i 2-1 yenmeyi başardı kendi evinde. Valencia' nın güzel ortasında Giggs' le öne geçmesine rağmen, Craig Bellamy ve özellikle Carlitos Tevez' i durduramayan Manu, rakibine boyun eğmek zorunda kaldı. City' nin ilk golü penaltıdan geldi. Bellamy soldan inanılmaz fırlayınca, kendisini durdurmaya çalışan genç savunmacı Rafael onun kadar seri olamadı ve rakibini arkadan çekerek penaltıya sebebiyet verdi. Aslında topla giden bir Bellamy' i dünyada durdurabilecek savunmacı da çok azdır. Tevez de maç başından itibaren hırslı ve azimliydi, gol atmak için her şeyini verdi adeta. Attığı 2 golden sonra da rakip taraftarlara aynı hareketi yaptı. Oyundan alınmadan önceki son dakikalarda yedek klübesini birkaç kez kesti ve sonunda Mancini onu kenara aldı. Tevez Manu' ya karşı bambaşka bir istekle oynuyor. Önümüzdeki haftaki rövanş maçı daha heyecanlı olacak.

17 Ocak 2010 Pazar

Kartalda Son Durum


Geçen yıl hem kupada hem ligde şampiyonluk yaşayan Beşiktaş, bu yıl kupaya çok erken veda etti. Manisaspor ve Kasımpaşaspor' dan sonra, dün İBB' ye de boyun eğdiler. Takımda birşeyler yanlış gidiyor belli ki. İnönü' de 3-2 kaybedilen Bursaspor maçını tribünde izleme şansım olmuştu ve hataları, eksikleri daha iyi görmüştüm. Son çeyreğe 2-1 önde girerken, savunmada Ferrari' nin kendi takım arkadaşıyla çarpışması sonucu sakatlanmasıyla bozulan savunma düzeni, Beşiktaş' ın o gün son 5 dakikada maçı kaybetmesine neden olmuştu. Ferrari Türkiye' deki 1 numaralı savunma oyuncusu, hatta son yıllarda bu ligde gördüklerimin en iyisi. Defansta düzeni sağlıyor ve topu oyuna çok iyi sokuyor, rastgele hiçbir vuruşu yok. Tabi adam İtalya' da yıllarca oynayınca ortaya böyle birşey çıkıyor. Ferrari' nin dışında da bir oyuncu daha var takımı ayakta tutan; Fabien Ernst. En önemli oyunculardan Ernst ve Ferrari' den biri eksik olunca da mağlubiyetlerin arkası kesilmedi, kaldı ki Beşiktaş oyun kurmakta dahi zorlanıyor, gol atma sıkıntıları zaten sene başından beri ortada. Ligde 5. sıradalar ve daha da kötüsü taraftar artık Mustafa Denizli kehanetlerinden sıkıldı. Başkan Demirören' e olan karşıtlıkları uzun zamandır var zaten. Ufukta sıkıntılı günler görünüyor 'Kara Kartal' için ...

14 Ocak 2010 Perşembe

Maçlar 4 Yıl Daha Digiturk' te ...


Bugün ligin yayın ihalesi vardı. Türk Telekom ve Dıgıturk arasında geçen kıyasıya rekabeti Dıgıturk kazandı. Ortaya çıkan sonuca göre Dıgıturk, Türk futboluna 4 yıl süreyle her yıl 321 milyon dolar aktaracak. Bu rakam bir öncekine göre % 126 daha fazla. Yani bu da demek oluyor ki Türk futboluna ve klüplere inanılmaz bir para desteği sağlanacak. Dileğimiz şudur ki, klüplerin de bu parayı har vurup harman savurmayıp; takımlarının gelişimine, altyapılarının gelişmine, statlarının iyileştirilmesine harcamaları ve niyahetinde Türkiye' deki futbol izleyici kitlesine daha kaliteli bir lig sunmalarıdır.

* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *

Türk Telekom Rekabete Tat Kattı

2001 yılından beri lig maçlarını büyük başarıyla yayınlayan Digiturk Dijital Platform A.Ş. önümüzdeki 4 sezonda da bu iyi yaptığı işe devam edecek. Bunca geçen sürede naklen yayında son derece profosyonelleştiler. 30 ' un üstünde kamerayla haftada 4 canlı yayın yapmak pek de kolay değil. Kaldı ki sezonun son maçlarında haftalık naklen maç sayıları 8' i buluyor. Peki yayın konusunda bu kadar altyapısı ve tecrübesi olan, oturmuş bir müşteri kitlesine de sahip olan Digiturk karşısında Türk Telekom' un şansı neydi. Son günlerde televizyonlarda Türk Telekom' un 'EVET' kampanyası adı altında reklamlarını görüyoruz. Özelleştirildikten sonra hızla büyüyen Türk Telekom, dijital platform sektörüne de girecek önümüzdeki günlerde. Platformun adı da 'Tivibu' . Böyle bir platformla yayıncılık sektörüne girip, Avrupa ve Amerika' da benzerleri olduğu gibi bundlelar yapmayı planlıyorlar, yani bunun da anlamı kullanıcıya televizyon-internet-telefon paketi sunarak tek bir fiyat belirlemek. İşte bu noktada da lig yayın haklarını alıp, çok büyük bir adım atmak istediler. Ama burada da sektörde bir numara olan Digiturk' ü alt edemediler. İhaleyi kazanamasalar bile çıktıkları rakam çok ciddi. Bir adet bile müşterileri yokken böylesine bir risk almaları bile inanılmaz. Sonuçta karlı çıkan Türk futbolu oldu.

Gece Yarısı Ekspresi


Son birkaç transfer döneminde Galatasaray ile adı sık sık geçen Lucas Neill transferi sonunda gerçekleşti ve dün gece yarısı taraflar anlaşmaya vardı, 1.5 yıllık sözleşme imzalandı. Defansın sağında ve göbeğinde oynayabiliyor Avustralyalı. 53 kez de milli formayı giymiş. Harry Kewell' ın da yardımıyla ülkeye uyum sağlayabilirse, kısa dönemde çok işler yapabilir.
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
Ara transferde Murat Tosun ve Sezer Badur' u renklerine bağlayan Trabzonspor, bu sefer daha fazla ses getirecek bir transfere imza attı. Kolombiyalı Teofilo Gutierrez transferi için bu ülkeye giden Başkan Sadri Şener ve yöneticiler yine dün gece oyuncunun klubüyle anlaşmaya vardılar. Trabzonspor bu transfer için toplamda 3 milyon dolar ödeyecek. Bu miktarın 1 milyonu peşin, kalan 2 milyonu 2 yıla bölünmüş taksitler halinde olacak. Gutierrez de dün kendi sitesinde klupten ayrılacağını bildirmiş. Bakalım Trabzonspor' un gol sıkıntısına çare olacak mı Kolombiyalı.

5 Ocak 2010 Salı

Uzun Ara Dönemimiz


Futbolda her zaman kendimizi Avrupa ile kıyaslarız; oralardaki tesislerin, futbolcuların, statların ve oynanan futbolun kalitesiyle. Ama onlara benzemek için, onlarla yarışmak için pek bir şey yaptığımız yok. Bunların söylemenin de bir anlamı yok zaten, her şey ortada. Değineceğim konu şudur ki, bizim ara dönemimiz neden bu kadar uzun ? Zaten ligde 17 takım kalmış, her takım sırayla bir hafta pas geçiyor, üstüne 1 ay ara dönem... Herhalde futbolcular, yöneticiler, federasyon vs. çok yoğun çalışıyorlar! İkinci bir ihtimal de şu, zaten yazın Türkiye' deyiz, bir telaşemiz de yok. Bu çok daha mantıklı görünüyor aslında. Kendimizi kıyasladığımız ülkeler yazın Afrika' da olacak, onların sezonu bitirip yol almaları lazım, bizim acelemiz yok. İşleyen demir pas tutmaz demiş atalar, çok da doğru demişler.