9 Mart 2010 Salı

TSL 24. Haftaya Bakış


Geçtiğimiz haftaya Diyarbakır'da yaşanan futbol dışı olaylar vursa da, biz futbol konuşmaya devam edelim. Ligin iyi futbol oynayan takımlarından İBB, Fenerbahçe'den sonra Sivasspor'u da yenmeyi başardı, puanını 37 yaptı. Abdullah Avcı amaçlarının ligi geçen seneye oranla bir üst sırada bitirmek olduğunu söylemişti, bu da en az ligi 8. bitirmek demek ve bu şekilde giderlerse amaçlarına ulaşacakları kanısındayım. Yarın erteleme maçında Beşiktaş ile oynayacaklar ve bu eksik maçlarına rağmen 9. ile aralarında 5 puan fark var. Bu sezon sadece 2 maçta sürpriz mağlubiyet aldılar, Trabzonspor ve Bursaspor'dan 2 maçta 12 gol yiyerek, ancak seyircileri olmadığından da onlar adına hayal kırıklığına uğrayan kesim yok ama kimsesiz bir takım olarak da ortaya koydukları performans çok iyi. Sezonun ilk yarısında bir dönem liderlik koltuğunda oturan Kayserispor'da gözle görülen bir düşüş var. Bu yarı aldıkları tek galibiyet Gaziantep deplasmanında, bu hafta da Kasımpaşa karşısında son dakikada 1 puanı aldılar. Makakula 17 gole ulaştı ve kalan maçlarda oynamasa bile gol krallığı yoluna taş koymak çok çok zor görünüyor. Bu haftaki maçta son dakikada kazandıkları serbest vuruş sonrasında gelen golle çılgına dönen Yılmaz Vural'a hak vermemek yanlış olur, ama genç oyuncu Abdullah'ın mükemmel dokunuşu haftanın en iyi gollerinden biri oldu.


Cumartesi akşamı uzun süredir 3 puan alamayan 2 takım karşılaştı. Trabzonspor her zamanki gibi baskılı başladı ve golü bulamayıp, kurulu savunmasında bir duvar pasına engel olamayınca 1-0 geriye düştü. Geçen hafta da gol atan Burak Yılmaz cevap vermekte gecikmedi, dayanıklılığı ve şansının da yardımıyla skoru 1-1 yaptı. Ardından 89. dakikaya kadar gol gelmedi, Trabzonspor seyircisi yine mi 1 puan alacağız diye düşünürken 90 dakika oynayan ve sürekli çaba sarfeden Serkan Balcı'dan 60 metrelik topla depar geldi ve sonrasında Gabric'le gelen gol skoru 2-1 yaptı.(Golde pozisyonun içindeki Umut ofsayttı, hakem göremedi.) Serkan'ın mevkisi ortasaha, sağ bek yokluğunda orada görev alırken hem etkisiz oluyordu hem de arkasını çok boş bırakarak takımının gol yemesine davetiye çıkarıyordu. Ara dönemde Ömer'in gelmesiyle Serkan açıkta oynamaya başladı ve gösterdiği performans da ortada. 2. golle dağılan savunma maçı bıraktı, son dakikada Selçuk'un ortasına jeneriklik kafa vuruşu yapan Umut ligde de 10. golünü attı. Şenol Güneş'in gelmesiyle gözle görülür bir iyileşme var takımda. Kazanmayı tam olarak öğrenemese de kaybetmemeyi bilen bir Trabzonspor var, ancak kalan maçları zor, o yüzden ilk 5 büyük bir başarı olacaktır Türkiye Kupası finaliyle birlikte.


Pazar günü gündüz maçlarında aralarında pek güç farkı bulunmayan takımların mücadelesinde gol sesi çıkmadı. Aynı günün akşamı güzel bir futbol izleme umuduyla ekran başına geçtim. Ama yine farklı bir şey izlemedim. Fenerbahçe 1 ayı aşkın süredir kazanamıyordu, daha da kötüsü taraftarın yüzünü güldüren futbol da oynamıyordu takım. Antalya maçı da farklı olmadı, gol dışında bir tek Emre'nin geliştirdiği atakta kaleci Ömer'de kalan top var. Gol yediği dakikaya kadar defansa hata yapmayan Antalya sol taraftan kazandığı duran topta takım olarak ileri çıktı, ama bu duran topu kısa olarak kullandılar ve kaybedilen topta tek pasla çok iyi çıkan Fenerbahçe golü buldu ve maç öyle bitti. Takımda oynayan tek kişi Emre, o da inanılmaz agresif oynuyor. Emre'nin yaptıklarını normalde başka biri yapsa kart görüyor ama ona kart çıkmıyor, nedenini bir türlü anlamadım. Baroni, Bilica, Deniz, Selçuk da 3 büyüklerin hiçbirinde oynayacak kapasitede değiller.


Galatasaray geçen sezon 2 maçta da kaybettiği Eskişehirspor'a dün yine yenildi. Maçın hakeminin maçı katlettiği kanaatindeyim. Elle oynamak serbest gibiydi maçta adeta, Eskişehir'in ilk golünde de Koray topu önüne alırken elinin avantajıyla alıyor, belki farketmeden çarpıyor eline ama büyük avantaj sağlıyor, pozisyon kesin elle oynama. Goldeki asist de Mehmet Topal'dan! Dün hayatının en kötü maçını oynadı herhalde. Soyunma odasına 1-0 geride giden Galatasaray ikinci yarı başında yine Koray'a engel olamayınca güzel bir golle 2-0 geriye düştü, defans ve ön libero ne iş yapar yine anlamak güç bu golde. Galatasaray'da da anlamsız bir gerginlik vardı, kart sınırındaki Arda gördüğü sarı kartla haftaya cezalı durumda, belki de bilerek görmüştür o kartı çünkü bundan sonraki 2 maç Trabzonspor ve Fenerbahçe ile. Dos Santos'un girmesiyle biraz daha canlandı oyun ve Meksikalı bir pozisyonda sağ kanattan içeri girerken(!) yerde kaldı. Maç içerisinde verdiği kararların tutarsızlığını kafasında yaşayan Bülent Yıldırım bariz dışarıda gerçekleşen bu müdahaleye penaltı dedi ve Eleno müthiş vuruşla skoru 2-1' e taşıdı. Maç eksiği ve fikstür avantajı bulunan Bursaspor yarın Kasımpaşa'yı yenerse dev bir adım atacak ve liderliğe oturacak. (Diyarbakır maçından 3 puan aldığını sayarsak)

Neydin, ne oldun be Ayhan !

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder