31 Temmuz 2009 Cuma

Mutu' ya Rekor Ceza


Hagi' den sonra gelen en yetenekli Romanyalı olsa da, kafasız diyebileceğimiz futbolculardan biri. Parma' da geçirdiği başarılı dönemin ardından Chelsea' ye transfer oldu. 2004 yılında Maviler' de oynadığı dönemde dopingli çıktı ve o da bu olayın ardından, kokain kullandığını bir basın toplantısında açıkladı. Chelsea de sözleşmeyi haklı nedene dayanarak feshetti. Boşta kalan Mutu 7 ay futboldan men cezası aldı. Ardından yine çizmeye döndü, bu kez Juventus' a. Orada da tutunamadı ve Fiorentina' ya transfer oldu. Çok yüksek bonservis bedeliyle bu oyuncuyu transfer eden Chelsea, böyle bir durumla karşılaşınca oyuncuya dava açtı. FIFA da Mutu' ya 17 milyon Euro' luk para cezası verdi. Bu rakam bugüne kadar bir futbolcuya verilmiş en yüksek para cezası. Mutu da haliyle cezaya itiraz etti ancak bugün bu itiraz onandı. Yani 1979 doğumlu olan Mutu, Chelsea' ye bu cezayı ödemek zorunda. Bu tutar da onun 3 yıl boyunca kazandığı paradan daha fazlası demek oluyor.

30 Temmuz 2009 Perşembe

Yapma Hoca


Hafta içerisinde Şampiyonlar Ligi ön elemesinde Anderlecht deplasmanında 5-0 yenilen Sivasspor' da liglerin başlamasına 10 gün kala teknik direktör Bülent Uygun' dan umut dolu açıklamalar !

"Gerçek Sivasspor' u göreceksiniz." Bülent Uygun


Bu neydi ?
Demo mu ! ?

Türk Futboluna Dair

Fenerbahçe ve Galatasaray oldukça iyi transferler yaptılar. Şimdiden yeni sezonun en büyük iki favorisi konumundalar. Zaten hep böyle olmadı mı ? 1995 yılında Beşiktaş şampiyon oldu, ardından Fenerbahçe ve efsane kadrosuyla Galatasaray ligi götürdüler. Yıl 2003 ' e geldiğinde Beşiktaş tekrar şampiyon oldu, o dönemde oldukça iyiydiler. Sonrasında ligin kontrolünü Fenerbahçe ve Galatasaray aldı. 2009 ' da Beşiktaş yine şampiyon oldu. Şampiyonluk yarışına Trabzonspor ve son 2 yılda Sivasspor zaman zaman dahil gibi görünse de; ligin sonunda 'Lige renk kattılar' 'dan öteye gidemediler . Şimdi söz sırası Fenerbahçe ve Galatasaray' da ! Takımlar arası gelir dağılımı dengesi böyle olduğu sürece, aksi bir durum da mucize aslında. İngiltere Premier Ligi' nde yayın ve reklamlardan gelir dağılımı oldukça adil. Lig şampiyonu 50 milyon Sterlin alırken, sonuncu 30 milyon Sterlin alıyor. Diğer takımlar da bu iki rakamın arasında. Türkiye' ye baktığımızda 3 büyükler bu dev pastanın yarısından çok daha fazlasını alıyor. Bu durum da eşit rekabet koşullarının oluşmasına engel oluyor. Burada tek suçlu gelirleri adil dağıtmayanda değil tabi. Anadolu takımları Eskişehirspor, Bursaspor, Trabzonspor gibi şehrinin takımına sahip çıkmalı. Yoksa 3 büyükler bu şehirler dışında, gerçek deplasman görmüyorlar çünkü stattaki seyircinin büyük bölümü kendi taraftarı.
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
İstanbul ile Anadolu arasında bir büyük fark da; şehrin gelişmişlik düzeyi ki bu durumun çaresi oldukça zor. Kayserispor, Trabzonspor başkanlarının defalarca dile getirdiği durum; yabancı hoca ve oyuncu transferinde sıkıntı çekmeleri. Klüple görüşmek için İstanbul' gelen yabancılar, bu şehri gördükten sonra Anadolu' da yaşamaya, çalışmaya sıcak bakmıyorlar. Hal böyle olunca da gelen oyuncuya çok büyük paralar vermek zorunda kalıyorlar ya da listelerindeki diğer oyunculara yöneliyorlar. Bu zor koşullarda, 3 Büyükler ile Anadolu takımları arasındaki uçurumda Sivasspor' un son 2 yılda yaptıkları oldukça umut verici.

Elano Galatasaray' da


Bu yaz transfer döneminde ince eleyip sık dokuyan Galatasaray, yılın en iyi transferini gerçekleştirdi. Brezilya milli takımında da oynayan Elano ile 4 yıllık anlaşma sağlandı, transferin bedeli ise 7 milyon Euro. Bu öyle bir transfer ki, Galatasaraylı olmayanları bile heyecanlandırdı. Türk futbolu adına çok iyi bir adım. Lincoln, Kewell, Baros, Keita ve son olarak Elano. Galatarasay, yaşlı olmayan büyük yıldızları Türkiye' ye getirmede yeni bir dönem başlattı. Ve artık Türkiye'ye sadece misyonunu tamamlamış dünya yıldızları gelmiyor. Bu transferin kahramanı yine Haldun Üstünel ve işini çok iyi yaptığı aşikar.
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
Elano' nun kalitesiyle ilgili söyleyecek pek birşey yok. Hücuma yönelik ortasaha oyuncusu ve iki ayağını da oldukça etkili kullanıyor. Dünya futbolunda kalitesini ispatlamış bir oyuncu. Ayhan, Mehmet Topal, Arda, Keita, Kewell, Elano, Baros ile Rijkaard' ın nasıl bir ortasaha ve hücum hattı kuracak ? Elano joker oyuncu ve ileride her bölgede oynayabilir. Arda, Baros, Mehmet Topal, Elano bu sistemde kesin yer alacak oyuncular. Özellikle zorlu deplasmanlarda Keita çok iyi kilit açabilen bir oyuncu. Kewell bu yıl geçen seneye oranla biraz daha fazla yedek soyuncak gibi. Rijkaard 4-3-3' ün ustası olsa da, bu sistem Galatasaray' da 4-2-3-1 ' e doğru kayabilir. Çünkü 4-3-3 oynadığınızda ortasahadaki üçlü, oyunu hem ofansta hem defansta domine edebilmeli. Mehmet Topal ve Ayhan' ın yanında olacak 3.kişi Kewell, Barış Özbek olabilir ancak Kewell ofans ağırlıklı ve Barış da iki yönlü oynuyor gibi gözükse de kapasitesi ortada. 4-2-3-1 ' e bakarsak; defans dörtlüsünün önünde Ayhan ve Topal, önlerinde Kewell, Keita, Elano, Arda ' dan üçü ve tek forvet Baros. Sistem için kesin birşey söylemek zor olsa da, Galatasaray' ın bu yıl zevk veren futbol oynayacağı kesin .

29 Temmuz 2009 Çarşamba

Prag Derbisi

Türkiye' de derbi ile ilgili konuşurken, derbi tanımını yapmayı kendime borç bilirim. O yüzden önce derbinin tanımından başlamakta fayda var, çünkü bu güzel ülkede bu kelimenin anlamı çok kişi tarafından yanlış biliniyor. Derbi; aynı şehrin 2 takımının karşılaştığı müsabaka. Yani o ülkenin önemli takımlarının aralarında yaptığı mücadele, derbi değil. Örneğin; Liverpool ve Manchester United. Adanın en çok şampiyon olan iki takımı olmalarına rağmen, bunların arasındaki karşılaşma derbi olmuyor. Diğer taraftan Roma ve Lazio örneği hoş duruyor. Bu takımlar İtalya' nın başkenti olan Roma' nın takımı olup, aralarında ciddi politik görüş ayrılığı olması bu derbinin önemini katlıyor. Roma kendi halinde, halkın takımı görüntüsü verirken; Lazio faşist pankartlarıyla, ırkçı davranışlarıyla son derece itici izlenim veriyor. 'Serie A' da ırkçılık vardır' deniyorsa; sebebi Lazio' dur.Özellikle Roma maçlarında, tribünlerinden Mussolini pankartını eksik etmezler. Lazio' da ırkçılık öyle düzeye gelmiştir ki, taraftarlar bir dönem transfer edilen siyahi futbolcu olan Cesar' ın evine bomba koymuşlardır. Yani Roma-Lazio derbisi bu derece ciddi bir derbidir ve anlamı büyüktür. Bizim ülkemizde Galatasaray-Fenerbahçe derbisinin bir önemi var mı ? Sadece yıllardan beridir süregelmiş rekabet. Dünyanın en önemli derbilerinden biri olmasının sebebi de, herhalde aralarında hiçbir görüş ayrılığı olmamasına rağmen, maçların ciddi anlamda ateşli geçmesidir.
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
Roma-Lazio kadar yüksek tansiyonlu geçmese de, İskoçya' nın Rangers ve Celtic takımları arasında dini bir farklılık vardır, Inter-Milan arasında sosyal farklılıktan doğan rekabet, Boca-River arasında da benzer şekilde halkın takımı ve zengin takımı ayrımı vardır. Ancak dünya üzerinde bir derbi vardır ki; bu iki takım arasında oynanan her maç büyük olaylarla biter. Maçtan sonra kimse oynanan futbolu konuşmaz, önemli olan maçın tamamlanmasıdır ve amaç da az kişinin ölmesi veya yaralanmasıdır. Bahsettiğim derbi Çek Cumhuriyeti' nin başkenti olan 'Prag Derbisi' . Slavia ve Sparta. Bu iki takım arasındaki çekişmenin sebebi ise; Slav ırkından gelen Slavia Prag ve Sparta ırkından gelen Sparta Prag. Dolayısıyla maçların da bir savaş havasında geçmesi normal. Ancak burdaki durum saha dışına da yansımakta. Anlatacağım olayla bu durumun ciddiyetinin daha iyi kavranmasına yardımcı olacaktır.


Slavia bölgesindeyken, Slavia Prag' ın resmi ürünlerini satan (FAN ZONE) mağazayı görünce içeri girmeye karar verdim. Sözkonusu mağaza da, Slavia Prag' ın stadının altında yer alıyor. Mağazadan içeri girdim ve tamamıyla Çek insan modelinin temsilcisi diyebileceğim bir adam vardı sorumlu kişi olarak, ölü gibi beyaz tenli ve soğuk bakışlı. Biraz konuştuk, formalara bakayım dedim. Formaları Umbro ve çok sade, fiyatı da 1200 Çek Kronu, yani yaklaşık 100 Türk Lirası. Pek bir alıcı gözüyle bakmışım ki adam konuyu Prag derbisine getirdi. Tam olarak anlayabildiğim ve aklımda kalan tek şey "Bu şehirde Slavia Prag formasını yanlızca Slavia bölgesinde rahatça giyebilirsin. Diğer bölgelerde can güvenliğin tehlikede olur" . Turist olsak bile mi dedim, nedenini sordum. Slavia ve Sparta temsilcilerinin arasındaki düşmanlıktan bahsetti. Ve "Slavia' da hiç kimse Sparta Prag forması giyemez. Öyle ki burada insanlar normalde bile bordo renkli giyinmezler. Sparta formalı birini Slavia sokaklarında görseler, ölesiye saldırırlar" diyerek devam etti. Herhalde bahsettiği saldıran tipler sıradan Slavia halkı değildir, holigan tipli adamlardır. Adamla geçen bu konuşmadan sonra, formayı alacak olsam da almadım.


Prag Derbilerinden Kareler

24 Temmuz 2009 Cuma

Büyük Takas Gerçekleşti


Eto'o - Ibrahimovic takası sonunda gerçekleşti. Bu büyük transferin tamamlanmasına engel olan Eto'o da artık gitmeyi kabul etti. Barcelona bu transfer için 45 milyon Euro nakitin yanında Alexander Hleb' i de 1 sezon kiralık verecek, üstelik Hleb' in de bir yıllık ücreti olan 7.5 milyon Euro' yu bu futbolcunun cebine koyacak. Bu yıl Kaka ve Cristiano Ronaldo ile başlayan süreçte transfer piyasası çıldırdı. Kamerunlu' yu 50 milyon Euro' ya transfer listesine koyan Barca' ya bu takasın toplam maliyeti ortada. Takas demeye de dilim varmıyor açıkçası. Beyaz eşya kampanyalarındaki "eskisini getir yenisini götür ve yine neredeyse yenisi kadar parayı ver" gibi oldu bu takas. Real Madrid' in Ronaldo' ya 94 milyon Euro bonservisle kadrosuna katmasına bir cevap mı yoksa bu rakamlar. Eto'o ' nun gerçek değerine 45 milyon Euro + 1 yıllık Hleb ve yıllık ücretini eklersek; Cristiano Ronaldo' yu geçer mi dersiniz ? Geçmese bile İbrahimovic için bu bedel değer mi ? Her gittiği takımda ismi klubün önüne geçen Zlatan' ın , Barca' da aynı havada olamayacağı kesin. Adamların 11' inde kendi futbol ekolleri olan "La Mancha" ' dan yetiştirdikleri 6-7 futbolcu var. Yani burada Zlatan' ın ismi, kendisine top atılmayınca kızacak kadar ya da oyundan alınınca formasını yere atacak kadar büyük değil. Barca' ya kim gelirse gelsin böyle bir şey mümkün değil. Bu takasın kime ne kadar yarayacağını zaman gösterir. Barca bu yıl oturmuş kadroyu bozmadı, geçen yıl bütün kupaları topladılar zaten. Bu yıl da La Liga' da ve Avrupa' da sonuna kadar giderler. Ancak Inter için durum o kadar iyi görünmüyor. Başkan Moratti Avrupa' da başarı istiyorsa, kesenin ağzını açmalı. Real' den Robben ve Schneider fena durmuyor hani. Inter bu yıl gerekli takviyeleri yapmazsa ligde de hüsrana uğrar. Çünkü "Çizmenin uyuyan devi" Juventus artık geri geldi ve bu yıl oldukça iddialılar.

23 Temmuz 2009 Perşembe

Kara Kedi Eto'o


Taa Ajax' a dayanır bu dostluk. Maxwell Inter' e transfer olduğunda Zlatan' ın da alınmasını çok istemişti. Zlatan da önce Juventus' a ardından Inter' e transfer oldu. Sezonun sona ermesiyle Barcelona 4 milyon Euro' ya Maxwell' i kadrosuna kattı. İkilinin çok iyi arkadaş olduğunu bilenler de Zlatan' ın adının Barca ile sık sık geçmesini çok daha iyi anlıyordu. Bunun dışında bir neden daha vardı. Oynadığı her klüpte lig şampiyonluğunu kazanan Ibrahımovıc, kariyerine artık bir Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu eklemek istiyordu. Bu isteğini de , bu yıl elendikleri Manchester United maçından sonra açıkça dile getirmişti. Inter' de aldığı 13 milyon Euro yıllığı Barca' da alamayacağını biliyor elbette ; ancak her şey para değil ve mesleki tatmin her şeyden önde geliyor demek ki. Son günlerde de Zlatan-Eto'o takası gündemde. Ne var ki takasta sorun çıkaran Eto'o, şimdilik transferi engellemiş durumda. Guardiola' nın kadroda görmek istemediği Kamerunlu, geçen hafta transfer listesine koyuldu. Eto'o ' nun Barcelona' dan ayrılmak istememesi çok doğal. Arkasında Messi, Xavi, Iniesta ve partneri de Henry olan biri neden takımdan ayrılmak istesin ? Sayısız gol kaçırdığı bir sezonda bile 30 gol attı.

19 Temmuz 2009 Pazar

Futbol Mafyası : Moggi


Juventus' un eski genel menejeri. 2006 yılında patlayan çizmedeki meşhur şike skandalının baş karakteri olan Moggi' nin her Juve şampiyonluğunda parmağı var. Şike skandallarıyla adını lekelese de, bu durum onun bir transfer dehası olduğu gerçeğini değiştirmiyor. Yaz dönemlerinde bütün takımlar oyuncu almaya çalışırken, Moggi çoktan imzayı attırıyordu. Transfer anlamında başarılı olsa da ahlaki yönden pek o kadar değil. Mafyayı andıran davranışlarıyla, hakemlerle olan ilişkileriyle bu kadar şike olayıyla suçlanması ve 18 ay hapis cezası alması tesadüf gibi görünmedi. Futbolcularıyla bir konuşması onların geleceğini değiştirebiliyordu. O dönem Ajax' da oynayan İbrahimoviç' i transfer etmek istemiş, yüksek bonservis bedeli talep eden klüple bir türlü indirime gidemeyen Moggi, Zlatan' a 'klübünle sorun yarat da senı daha ucuza bıraksınlar' şeklinde bir öneri de bulunabilecek bir adam. Böyle bir adam futbolun içine her türlü ahlaksızlığı sokabilirdi ve soktu da. Bir başka olay, Fenerbahçe' nin Appiah transferi. Ganalı Appiah' ı o dönemde kadrosuna katmak isteyen Fenerbahçe yönetimi, Juventus ile anlaşmasına rağmen futbolcuyu bir türlü ikna edememiş. Torino' da süren Hakan Bilal Kutlualp ve Moggi görüşmesi Appiah tarafından çıkmaza girmiş. Moggi de Hakan Bilal Kutlualp' den bir süre Appiah ile konuşmak için müsade istemiş. 15 dakika kadar süren Moggi-Appiah görüşmesi sonucu, Appiah seve seve Türkiye' ye gelebileceğini söylemiş. Bu kısa süre içerisinde Moggi ne demiş de Appiah' ı ikna etmiş olabilir. Bu kısmının ne kadar gerçek olduğu kesin olarak bilinmeyebilir; ancak Moggi Appiah' a "Sözleşmeyi kabul etmediğin takdirde futbol hayatını bitiririm." gibi bir çıkış yapmış. Görüşme bittikten sonra da anlaşma sağlanmış.
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
Fenerbahçe de son günlerde Juventus' dan Danimarkalı Poulsen' i almaya çalışıyor. Appiah transferinin benzeri bir durum yine karşılarına çıkıyor. Juventus ile her konuda anlaşan Fenerbahçe, Poulsen' i bir türlü ikna edemiyor ve transfer gerçekleşmiyor. Hakan Bilal Kutlualp de bir açıklamasında "Moggi Juventus' da olsaydı bu transfer çoktan biterdi." diyor. Şimdi hikayeyi baştan okursak çok daha yerine oturacak taşlar. Türkiye' de de Moggi gibi yöneticiler var mıdır ?

12 Temmuz 2009 Pazar

Rijkaard ' ın Galatasaray' ı


Geçen sezon Micheal Skibbe ile umduğunu bulamayan Galatasaray, Rijkaard ' ı takımın başına getirdiğinde çok kişi heyecanlanmıştı. Futbolculuk kariyeri kupalarla dolu olan ve teknik direktörlükte de Barcelona gibi bir takımla tüm kupaları toplayan Rijkaard, kendisinden beklenenleri boşa çıkarmayacak gibi. UEFA Kupası ile sezonu erken açacak olan Galatasaray' da futbolculara 15 günlük kamp döneminde sadece 1 gün izin verdi. Skibbe döneminde bu süre 4 gündü ve tatil havasında geçen bir kamptı. Rijkaard disiplinli hoca, antreman saati geldiğinde futbolcuların idman programları asılmış oluyor ve hiçbir aksama olmadan çalışmalar sürüyor. Futbolcular da bu yoğun kamptan şikayetçi değil, çünkü başarının bu yollardan geçtiğini biliyorlar. Bu sene Rijkaard' ın elinden formayı almak pek kolay olmayacak. Çünkü Hollandalı hoca kadroyu kurarken hiçbir zaman isme bakmamasıyla biliniyor. Geçen sezon bir maçta çok iyi oynayan üstüne on maç yürüyerek oynayan Lincoln tipi futbolcuları bu sene ilk 11' de göremeyiz. Ayrıca gençlere de şans tanımaktan çekinmiyor Rijkaard. Bunun yanında 4-3-3 ' ün mimarlarından biri olması, Galatasaray' ı bu yıl bol gollü maçlar oynayan takım haline getirir. Bu 4-3-3 ' lük diziliş, maçın gidişatına göre 3-4-3 ' e de dönüyor, ki bunu Barcelona' dayken çok sık yaptığını gördük. Galatasaray' ın bu yılki 11' ine genel olarak bakalım.
Kalede Leo Franco banko oynar. Arjantinli kaleci maç içinde oldukça hareketli, bazen çılgın hareketleri de yok değil. Ama takımı ateşleme özelliği hat safhada.
Sol bekte, mevkisinde ligin en iyisi Hakan Balta. Göbekte Servet, Gökhan Zan. Gökhan' ın yerine Emre Güngör çok daha oturur sanki. Ama Servet-Gökhan da milli takımda yan yana oynadıklarından iyi bir ikili olabilirler. Sağ bekte ise kombineli Galatasaray taraftarının pek sevmediği Sabri. Pek sevilmese de söylenildiği kadar kötü değil. Çok iyi maçlar da çıkarttığı oluyor ancak taraftar ona bir türlü Galatasaray formasını yakıştıramadı.
Ortasahada Ayhan ve Mehmet Topal' ın yeri garanti. Harry Kewell' i bu mevkide oynatmadığı takdirde 3. adam Emre Çolak olabilir ya da Barış Özbek. Bir de süper yetenekli Aydın var tabi. Ancak kamptaki ve hazırlık maçlarındaki müthiş performansından ve Rijkaard' ın gençleri bir adım önde tutmasından dolayı 18 ' lik Emre Çolak 11' e daha yakın. Fiziğini daha da geliştirip, daha çok şans bulduğu takdirde milli takıma da yükselebilir.
İleri ucta yeni kaptan Arda kesin, diğeri ise Kewell-Keita' dan biri ve en uçta Baros. 4-3-3 düzeni en çok Baros' a yarayacak gibi. Barca' da Eto'o, Rijkaard ile altın dönemini yaşamıştı. Milan Baros ligde 5. olmuş bu kötü Galatasaray' a rağmen 20 golle gol kralı olmayı başardı. Bu sezon daha az kart görüp, benzer performans sergilerse 25' i rahat görür.
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
UEFA Avrupa Ligi ön eleme maçında 16 Temmuz Perşembe Tobol ile oynayacak olan Galatasaray bu maçlara hazır gibi. Ancak lig için henüz bir şey söylemek erken olur. Yeni sezonda kondüsyon sorununu çözen bir Galatasaray' ın, ligin göze en hoş gelen futbolunu oynayacağı bir gerçek. Bu arada UEFA ön elemesi Perşembe günü Türkiye saatiyle 22.30' da.

8 Temmuz 2009 Çarşamba

Aulas İşini Bilir


Lyon başkanı Michel Aulas futbolun ticari yönünü çok iyi kullanabilen, akıllı bir adam. Yaptığı her hamleyi çok öncesinden planlayarak, akıllı biçimde yapıyor. Her sene birileri gidiyor, yenileri geliyor ama Lyon' un başarı standartı pek değişmiyor. Essien, Malouda ' yı gönderdikleri sezonun ardından büyük bir eksiklik hissedildi ama yine Şampiyonlar Ligi' nde ikinci tur yaptılar. Ligue 1 ' de zaten 7 yıllık bir komboları var. Bu yıl da Karim Benzema' yı Real Madrid' e 35 milyon Euro' ya sattılar. Benzema gibi bir futbolcunun boşluğunu elbette ki dolduracaklardı. Ve beklenen oldu. Geçen sezon Fenerbahçe' ye attığı gollerle Şampiyonlar Ligi' nde gol krallığı yarışına giren Lisandro Lopez' i kadrolarına kattılar. Transferin meblağsı 20 milyon Euro. Lyon, Porto, Ajax ya da diğer Hollanda takımları geleceğin yıldızları için yolun başlangıcı, bir köprü konumundalar. Futbol bir endüstri haline geldiyse, bu klüplerin payı büyük. Tabi ki Avrupa için konuşuyorum sadece. Güney Amerika ayrı bir dünya, Asya' dan pek bir şey çıkmıyor zaten.
* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
Bu arada Galatasaray' ın Keita transferine dair de bir not. Futbol Şube Sorumlusu Haldun Üstünel çok iyi derecede Fransızca biliyor. Bu transferi bitirmekte Fransızlar ile kurduğu iyi ilişkiler büyük önem taşımıştır. Fransızlar inanılmaz milliyetçi adamlar. Onlarla dillerini konuşarak irtibata geçtiğinizde kesinlikle sizi ayrı bir yere koyarlar, diğerlerinden birkaç adım öndesinizdir. Haldun Üstünel' i bir kez daha tebrik etmek gerekir.

2 Temmuz 2009 Perşembe

Karim Benzema



Benzema da Zinedine Zidane gibi Cezayir asıllı Fransız. Sırf bu sebepten kendisine yeni Zidane yakıştırmaları yapsalar da; Benzema fiziğiyle, top tekniğiyle, hatta yere düşmesiyle inanılmaz derecede Luiz Ronaldo' yu (R9) andırıyor. Umarım onun yaşadığı sakatlıkları yaşamaz. 1987 kuşağından stilini en beğendiğim oyuncu. Her vuruşunda, her golünde ayrı bir estetik var. Onu dünyanın en büyük takımında izlemek ayrı bir keyif olacak, hele de Kaka ve Cristiano da gelmişken, yanında da Huntelaar. Perez sayesinde La Liga, eski vitrinini yakalamış olacak. Zirveye Barca ve Real' den başka aday olmasa da; tadı ayrı olacaktır bu ligin. Casillas, Ramos, Kaka, Ronaldo, Robben, Benzema ' yı ancak bir dostluk veya yardım maçında aynı formayı giyerken görebilirdik. Bu rüyayı gerçekleştiren Perez' e minnettarız ... Siz Perez olsaydınız kimleri aynı takıma toplardınız ?

Yeni Madrid


Kaka, Ronaldo, Albiol' den sonra Benzema da Real Madrid' de. Perez yıldızlar karması kurmakta ısrarını sürdürüyor. Ancak mücadeleci orta alan oyuncusu henüz almadılar takıma. Gago ve 2 Diarra yeterli olmayabilir. Xabi Alonso ' dan vazgeçtiler sanırım, Mascherano da fena olmaz o bölgeye. Bir de sol bek eksikliği var, Drenthe de Marcelo da olmadı geçtiğimiz sene orda. Heinze' yi de gönderdiler. Kalecileri 10 yıl daha orda en az, göbeğe gelelim. Pepe sezona cezalı başlayacak, Cannavaro İtalya' ya döndü. Alman Metzelder ve yeni transfer Raul Albiol ile sezona başlarlar, sağda zaten Sergio Ramos dinamosu yine var. Ofansta Kaka, C.Ronaldo, Robben, Huntelaar ve son olarak Benzema. Schneider, Van der Vaart Almanya yolcusu olacak gibiler. Hollandalılar Almanya' ya çok rahat uyum sağlıyorlar. Hem futbol olarak hem de sosyal yaşam olarak kendi ülkelerine oldukça yakın. Nistelrooy da bir yerlere gidecek artık, muhtemelen Yunanistan, Türkiye gibi ülkelerde devam eder kariyerine. Raul de 11 başlamak için her zamankinden çok çalışmalı. En merak edilen de Gago' nun ne yapacağı. Herkes Kaka' dan 5 ya da 22 numaralı formayı giymesini beklerken, sen git Gago' nun 8 numarayı kap. Gago da henüz bir şey dememiş. Ama sessiz kalması bile bir tepki olsa gerek. Gago kendine başka numaralar bulur. Bu arada 40binin üzerinde Madrid taraftarı Kaka' nın imza töreninde Barnebauda' ydı. Cristiano Ronaldo' da ne olur bilinmez ama Perez işi çok iyi biliyor. Rekor transferleri yaptıktan sonra, bunların getirisinin fazlasıyla olacağını söylemişti. Benzema' ya da 35 - 40 milyon Euro arası bonservis ödeyecekler.

* * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * *
Lyon Başkanı Jean Michel Aulas bu işin ehli, adam bizim İlhan Cavcav' ın çok üst versiyonu. Essien, Abidal, Malouda derken Benzemayı da çok iyi paraya elden çıkardı. Oyuncu fabrikası olarak bilinen Hollanda' daki takımlardan çok daha iyi işler yapıyor. Ucuza aldığı oyuncuları 2-3 sene sonra çok daha fazlasına satarken, Şampiyonlar Ligi' nde de her yıl belli bir başarıya ulaşıyorlar. Ligde de 7 yıl üst üste şampiyon oldular.